HUKUKA AYKIRI SINIR DIŞI ETME İŞLEMLERİ DURDURULMALIDIR!

6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) Madde 53’ te, sınır dışı etme kararına karşı dava açılması halinde kişilerin yargılama sonuçlanıncaya kadar sınır dışı edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Yine kanuna göre, mahkemeye başvuran kişi, sınır dışı etme kararını veren makama bu başvurusunu bildirir. Yürütmenin durdurulması talebine gerek olmaksızın sınır dışı etme kararının icrasının durması otomatik askıya alma mekanizması olarak ifade edilmektedir. 

Bununla beraber meslektaşlarımızdan tarafımıza ulaşan ihbarlara göre; sınır dışı etme kararının iptali için dava açılmış ve ilgili makama bildirim yapılmış olmasına rağmen başvurucuların  hukuksuz biçimde sınır dışı edildiği bilinmektedir.  Kanunda yer alan bir başvuru mekanizmasının etkili olabilmesi için hukuki olarak düzenlenmesinin yanı sıra uygulamada da işlevsel olması gerekmektedir. 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’nin de yer aldığı sınır dışı etme kararının uygulanması halinde yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edileceğine ilişkin şikayetler ve bu bağlamda etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiaları ile ilgili ilkesel yaklaşımı şu şekildedir: Geri gönderilen ülkede işkence ve kötü muamele riskinin varlığını haklı gösteren önemli gerekçelerin bulunması halinde, bu iddiaların kapsamlı ve titiz (etkili) bir şekilde incelenmesi gerektiğine dikkat çekmektedir. Söz konusu incelemenin etkililiğinden bahsedebilmek için sınır dışı kararının uygulanmasından önce ilgili kişiye bağımsız bir mercie başvuruda bulunma imkanı sunulması ve inceleme sonuçlanıncaya kadar sınır dışı kararının uygulanmasının kendiliğinden durdurulmasının önemine vurgu yapmaktadır.

Anayasa’nın 40. maddesinde Anayasa'da güvence altına alınmış hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkesin yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkı (etkili başvuru hakkı) güvence altına alınmaktadır.   

Anayasa Mahkemesi 30/5/2019 tarihli Y.T. kararıyla başvurucunun sınır dışı edildiği dönemde yürürlükte bulunan 6458 sayılı Kanun kapsamında belirli bentlere göre alınan sınır dışı etme kararlarının iptali amacıyla açılan davaların sınır dışı etme işlemlerini otomatik/kendiliğinden durdurmaması nedeniyle kötü muamele yasağıyla bağlantılı etkili başvuru hakkının kanundan kaynaklı olarak ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçla beraber sonrasında kanunun 53. Maddesinde yapılan değişiklikle birlikte hangi bente dayanılarak alınan bir karar olduğuna bakılmaksızın yargı yoluna gidilmesiyle beraber idari işlemin otomatik askıya alınacağı ilkesi şekli anlamda sağlanmıştır. Ancak AİHM ve Anayasa Mahkemesinin de tarif edildiği üzere başvuru yolunun uygulamada da işlevsel olması gerekmektedir. 

İdare tarafından yargılamanın hiçe sayılması ve yabancıların işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı yere geri gönderilmesi üzerine, mahkemelerin yaşam hakkı ihlallerine varacak sonuçları olan bu hukuksuzluğu tespitinin kişilerin yaşamlarını kaybetmesi sonrasında pratikte ne ölçüde önemi olacağı şüphelidir.  Ayrıca, kanunun açık hükmüne rağmen yargılaması devam eden veya dava açma süresi içerisinde olanlar hakkında sınır dışı etme işlemi uygulanması uygulayıcıların idari ve cezai sorumluluklarını gündeme getirecektir.

Açıklanan sorunlara ek olarak, sınır dışı etme kararlarındaki sayısal artış, düzenlendiği ve icra edildiği süre itibariyle geri gönderme yasağına ilişkin değerlendirme yapmaya elverişli olmaması, tüm bunların Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi’nin 33. Maddesi ile Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunun 4. Maddesine aykırılık teşkil ettiği aşikardır. Kaynak ülkelere yönelik emperyalist müdahaleler sürdükçe sınır dışı etme oranlarını artırmak için adeta yarışmak ve insan yaşamlarını alelade bir istatistiki veri olarak sunmak hedef ya da transit ülkeler bakımından kalıcı bir çözüm getirmeyecektir. 

Bu nedenlerle, Göç İdaresi Başkanlığını hukuka aykırı tesis edilen idari işlem ve eylemlerden bir an önce vazgeçmeye davet ediyor, açıklamaya konu idari işlem ve eylemlere karşı hukuki mücadelemizi sürdüreceğimizi tüm kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz.