ANKARA BAROSU TARAFINDAN DÜZENLENEN CUMHURİYET VE HUKUK YÜRÜYÜŞÜ BİNLERCE MESLEKTAŞIMIZIN KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Ankara Barosu tarafından düzenlenen Cumhuriyet ve Hukuk Yürüyüşü binlerce meslektaşımızın katılımıyla gerçekleştirildi. 

Hukukun üstünlüğüne, bağımsız ve tarafsız yargının önemine değinilen basın açıklamasıyla sona eren yürüyüşe katılan ve destek veren meslektaşlarımıza teşekkür ederiz. Ankara Barosu hukukun üstünlüğü ve Cumhuriyet’in değerleri için mücadele etmeye devam edecektir.


CUMHURİYET VE HUKUK YÜRÜYÜŞÜ

Yargı, bağımsız ve tarafsız olduğu ölçüde adaleti sağlar. Ancak bugün, yargı siyasetin gölgesinde şekillenmekte, kararlar hukuka değil siyasete göre alınmaktadır. Ankara Barosu, bu durumu "Siyasal Yargı" olarak tanımlamaktadır. Siyasal Yargı, kuvvetler ayrılığını yok sayan, hukuku siyasetin aparatı haline getiren bir anlayıştır.

 

Türkiye derin bir yargı ve yürütme krizi içindedir. Anayasa Mahkemesi kararları tanınmamakta, savcılar iddianame bile hazırlamadan hüküm niteliğinde açıklamalar yapmaktadır. Gizli tanık beyanlarına dayalı soruşturmalar, özgürlüğü bağlayıcı tedbirler ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskılar artık rutin hale gelmiştir. Soruşturma dosyaları taraflardan gizlenirken basına servis edilmekte, savunma hakkı sistematik olarak ihlal edilmektedir.

 

Bu sözde hukuk anlayışının ülkemize ve kurucu değerlerimize verdiği zarara yabancı değiliz. Balyoz ve Ergenekon davalarının yarattığı tahribat hâlâ hafızalarımızda tazedir. Bugün de benzer bir hukuksuzluk düzeni dayatılmaktadır. Halk iradesine müdahale meşrulaşmakta, adaletin yerine siyasal hesaplar geçmektedir.

 

Bu hukuksuzluğun sonuçları ortadadır:

Seçilmiş yöneticiler, siyasi liderler ve meslek örgütü temsilcileri keyfi şekilde görevden alınmakta ve tutuklanmaktadır.

Basın, seyahat, toplantı ve gösteri hakları idari kararlarla gasp edilmektedir.

Yargı kararları, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleri yerine siyasi talimatlarla şekillenmektedir.

Masumiyet karinesi yok sayılmakta, adil yargılanma hakkı gasp edilmektedir.

Adalet gaspına kendini kaptırmış bu düzenin hedefinde doğal olarak avukatlar ve barolar vardır. İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu'nun görevden alınması, hukukun üstünlüğüne doğrudan bir saldırıdır. Avukatlık, adaleti savunma mesleğidir. Dün olduğu gibi bugün de adaletin, hukukun ve savunmanın yanında olacağız.

 

Ankara Barosu olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Birinci Meclis’ten yola çıktık, Zafer Anıtı’na ve Hukukun Kalesi Başkent Barosu binamıza yürüdük. Hukukun üstünlüğüne olan inancımızı ve mücadele kararlılığımızı haykırdık.

 

Talebimiz hukuktur, hukukun talebi ise;

•             Demokratik yollarla seçilmiş siyasi parti liderleri, milletvekilleri, halkın seçtiği belediye başkanları ve meslek örgütü yöneticilerinin serbest bırakılması,

•             Anayasal gösteri ve yürüyüş haklarını kullanan yurttaşların, gözaltına alınmaması ve tutuklanmaması. Yarınları ve umutları için gösteri hakkını kullanan gençlerin ve vatandaşın haber alma özgürlüğüne kendini adamış gazetecilerin derhal serbest bırakılması.

•             Barolar üzerinde kurulmaya çalışılan hukuka aykırı baskılardan vazgeçilmesi. İstanbul Barosu'nun seçilmiş yönetimine yönelik hukuksuz müdahalelere son verilmesi,

•             Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ve yurtdışında yaşayan tüm yurttaşlarımız için barış ve kardeşlik ortamının sağlanmasıdır.

Hukuk bir güvence sistemidir, baskı aracı olarak kullanılamaz. Yerle bir olmuş bağımsız ve tarafsız yargı ile hukuk düzeni yeniden tesis edilmelidir. Unutmayın bağımsız ve tarafsız yargıya bir gün herkesin ihtiyacı olacak. Herkes tarafından bilinmelidir ki barolar, özgürlüklerin kaleleridir e o kaleler yıkılmayacak. Avukatlar Atatürk ilke ve inkılapları ile Cumhuriyet'in kuruluş ilkelerine sahip çıkarak özgür, demokratik ve laik bir yaşam için en güçlü savunmalarını yapmaya devam edecektir.

 

Hiçbir şüpheye mahal vermemek için en güçlü şekilde belirtiriz ki;

Adaleti ondan daha değerli olduğuna inanılan şeyler uğruna kötüye kullanmaktan daha büyük yolsuzluk, daha büyük bir ahlaksızlık yoktur.

 

Adaletin dağıtımında ve oluşmasında görev yüklenmiş onurlu bir mesleğin mensupları ve mücadeleyi amaç edinmiş, hak ve adalet uğrunda kesintisiz bir çabanın gönüllü görevlileri olarak; hiçbir zaman iktidarlara boyun eğmedik, biat etmedik. Hukuksuzluğa da boyun eğmiyoruz. Bu ülkenin gençlerine, en çaresiz hissedene, umutsuz olana ses, vatandaşına nefes olmaya devam edeceğiz.

 

Adalet ve insanlık için, Cumhuriyet ve hukuk için; kimden ve nereden gelirse gelsin hukukun üstünlüğüne, demokratik hak ve hürriyetlere, mesleğin onuruna ve bağımsızlığına yönelen her türlü girişime tüm yüreğimizle karşı koyacağız.

 

Adalet için, Cumhuriyet için, hukuk için mücadele edeceğiz.